KOPUŞ

KOPUŞ

Dışarıda neredeyse fırtına kopuyordu. Rüzgar intikam almak ister gibi şiddetle esiyor, yağmur da bir o kadar hızlı yağıyordu. Gök; hırçın bir şekilde yağan yağmura gücünü göstermek ister gibi, yağmur damlaları hızlandıkça daha şiddetli gürlüyordu. Işıklar kapalıydı. İçeriyi aydınlatan tek ışık şöminede yanan ateşin turuncu ışığıydı. Oturduğum sandalyeden doğrulup pencerenin önüne geldim. Yağmur tanelerinin toprağa karışması, yıllardır özlem çeken bir aşığın sevdiğine kavuşması gibiydi.Yağmur kuru toprağa aşıktı ve onunla bir an önce kavuşabilmek için hızlı hızlı yolluyordu tanelerini gökyüzünden.

 

O sırada dışarıda ıslanmamak için başlarını önüne eğmiş koşuşturan insanlar çekmişti dikkatimi. Sanki hepsi bu dünyadaki günahlarını kabullenmişte onlardan kaçmaya çalışıyordu, ancak temiz, günahsız olanlar başlarını kaldırıp gerçekten yağmura bakma eyleminde bulunabilirdi. Sadece onlar bu cesareti gösterebilirdi. Gökyüzünden mucizevi bir şekilde yere düşen yağmur bir tek o insanların kendisini hissetmelerine izin verirdi. Belki de bu söylediklerimin hepsi birer saçmalıktı. Hepsi kafamdaki ve kalbimdeki boşluğu doldurmak için yazdığım diğer saçmalıklardandı. Dünya da böyle bir şey yoktu. Ama ben zaten dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan biriydim. Gerçek hayatın can sıkıcılığından kaçıp kendi zihnimin içinde yaşamaya koyulmuştum. Orası benim için daha katlanılabilir bir yerdi.

Saatin tam gece yarısı on ikiyi bulduğunu belli eden sesle bir anlık irkilmiştim. Yeni güne girdiğimize ve tarihler 28 Ocak'ı gösterdiğine göre şu anki kişiliğimin oluşmasını sağlayan o yirmi yıl önceki günü anımsayabilirdim.

Küçük bir çocuktum o zamanlar. Gözlerimi kapattığımda o anıları tekrar yaşıyordum. "Anne'' diye bağırdım annemin arkasından. Kollarını tutup onu sürüklemeye çalışan iki askere rağmen bana dönmeyi başarmıştı. ''Geri gelecek misin anne?'' dediğimde sesim titremişti. Annemin o anki bakışlarını görmek yerine ölmeyi yeğlerdim sanırım. O kadar çaresiz bir bakıştı ki bu...

             "Geleceğim, oğlum.'' dediğinde içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Babam ve abim de zorla götürülürken bana geleceklerini söylemişlerdi. Ama gelmemişlerdi. O an annemin yanına koşup onu çekiştirerek kurtarmaya çalışmıştım. Yanındaki iki acımasız asker beni tekmeleyerek kenara attıklarında hemen toparlanıp peşinden koşmaya başladım. Yetişememiştim...

            Artık kimsesizdim. Korkuyordum.

            Gözlerimi açıp yeniden şimdiye döndüğümde o anki acının kat kat fazlasını kalbimde hissediyordum. Nefes almakta güçlük çekiyordum. Birkaç dakika bekleyip kendime geldikten sonra her şeyimi adadığım tek şeye yöneldim. Kelimelere, hikayelere, şiirlere... Bir şeyler yazmak her zaman iyi gelirdi. O kadar yıl boyunca kimsesizlikten yaptığım tek şey yazmaktı. Evet, şuan ünlü bir şairdim. İnsanlar şiirimi severdi ama hiç kimse içindeki hüznün ağırlığını anlayamazdı. Anlamalarını da bekleyemezdim zaten... Çünkü birinin gerçekten sizi anlamasını beklemek aptallıktı. Öyle bir şey olamazdı.

            Ayağa kalkıp adımlarımı yatak odama yönelttim. Yatağımın köşesinde duran küçüklüğümden kalma -annemin ördüğü-  peluşu görünce göğsümdeki sızı artmıştı. Ve nefes almak bir hayli zor hale gelmişti. Yatağa oturup oyuncağı elime alıp boş boş onu izlemeye koyulmuştum. Her şey  siliniyordu. Bir tek o pelüş oyuncak kalmıştı. Bir de sözler...

 

            Yatağın üzerinde dalgın gibi uyuyan genç şairin elinden düştüm. Beni tutacak gücü kalmamıştı. Kendini de zor taşıyordu uzun yıllardır. Sırtına kambur, omzuna yük olan acılar nefesi seyreldikçe azalıyordu.  Yıllardır yanında olduğum bu çocuk ne kadar yaşlanmış olsa da ruhunun o gün o sokakta annesi de elinden alınınca kimsesiz kaldığı yaşta olduğunu biliyordum.  Bugün bu ruhu çocuk, düşünceleri olgun adam çektiklerinin son bulmasını isteyerek veda etmişti. Herkes tarafından sevip sayılan o şair artık gerçekten kelimeleriyle baş başa kalmıştı.


IRMAK YILMAZ 11 F

23.12.2022 161

İLETİŞİM

Adres:
MODERNEVLER MAH. 299. SK. LİSE SİTESİ HATAY ISKENDERUN CUMHURIYET ANADOLU LISESI BLOK NO: 2 İSKENDERUN / HATAY


Telefon
(326) 615 4755


e-Posta Göndermek İçin Tıklayın