YAZARIN HİKAYESİ

YAZARIN HİKAYESİ

"Raif !.. Raif yahu be adam bu ne uyku böyle?.. Gören de beşik salladın zannedecek. Raif, Raif, kime diyorum ki ben... Kız yine yerinde yok!"

"Ne diyorsun sen hanım, ne demek yok? Yine nereye gider bu kız?"

 

 Bu ayki kaçıncı uykumun bölünmesi idi bu. Böyleydi artık... Saymayı bırakmıştım. Kız babası olmak zor iş doğrusu. Oysa bizim kız dünyaya gözlerini açtığında ne kadar da sevinmiştim, dünyalar benim olmuştu.İlk adımı, ilk gülümsemesi, ilk kelimesi... Ne olmuştu da bir anda böyle olmuştuk.

Selda hanımla yani eşimle öyle herkesin rüyalarını süsleyen bir hikayemiz yok. Annemin uzaktan bir akrabasının kızıymış Selda, görücü usulü oldu anlayacağınız. Pişman da olmadım doğrusu. Yirmi senedir aynı yastığa baş koyarız işte. Aysel bizim ilk göz ağrımız oldu.

Her şey o kadar güzeldi ki...Şu son günlere kadar... Şu son günlerde, sürekli,  geceleri biz uyuduktan sonra kaçar oldu evden. Karakola gidemiyoruz, doğrusu buna gerek kalmıyor. Aysel bir saat olmadan eve geri dönüyor. Anlam veremiyoruz bu duruma bir türlü. Günlerce konuşmaya çalıştık onunla. Gitmedik psikolog, aramadık çare bırakmadık. İşin kötüsü takip de edemiyoruz onu. Çünkü her defasında farklı saatlerde, farklı yerlere gidiyor.

Bu seferkinin de öyle olması için oturmuş, büyük bir sabırla bekliyorduk onu. Tabii bir elimde de telefon, ne olur ne olmaz. Bir saat geçmişti, ne ses ne seda vardı... Ve bu hiç hayra alamet değildi bu sessizlik. Yok olmayacaktı bu böyle. Şimdi fark ediyorum da ben hayatımda hiç karakola gelmemiştim...

Anlattım her şeyi memur beylere. Şimdiye kadar gelmemem konusunda beni yargıladılar. NerEden bilebilirdim ki böyle olacağını... Ekipler aramaya koyuldular.

.....

 

Yine kaçmıştım evden. Aslında bana göre kaçmak değildi bu, kurtuluştu, bilemiyorum... Evden ilk kaçtığım zaman dün gibi aklımda hala... Bir gece bir türlü uyku tutmamıştı. Ani bir kararla yatağından fırlamış, gecenin bir yarısı kendimi ıssız sokağın ortasında bulmuştum. Nereye gideceğim ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.  Yavaş adımlarla sokak sokak gezmiştim. Hava buz gibiydi ama kimin umurunda... Birkaç binada birkaç lamba hala açık... Sanırım bir saat geçmişti. Üzerime çöken karamsar havayla adımlarımı mütevazı evimize yönlendirmiştim. İşte o geceden sonra bunu rutin haline getirmeye başlamıştım. Ta ki o güne kadar...

Evden yine her zamanki gibi çıkmıştım. Benim ardımdan annem de uyanmış olur ya... O gün de benim odama girerek üstümü örteceği tutmuş. Canım annem... Beni yatağımda göremeyince ne kadar da korkmuştur kim bilir? Tam da onlar evden apar topar beni aramaya çıkarlarken apartmanın yıllardır yaşanmışlık izlerini üzerinde taşıyan sararmış merdivenlerinde karşılaşmıştık. O an aklımdan çıkacak mı hiç bilemiyorum. Annemin ağladım ağlayacak gözleri, babamın hüzün dolu bakışları... O gün beni epey bir sorguya çekmişlerdi , geçiştirdim. Onları ikna etmek de kolay olmadı tabii. Nasıl olsundu ki kendime bile bunun açıklamasını yapamıyordum henüz? Sahi neden her gece her gece çıkıp bu ıssız, hiç de ilgi çekici bir tarafı olmayan bu karanlık sokaklarda geziyordum?

İçimde kaybolan bir parçayı bulmaya çalışıyordum belki de... Bu olaydan sonra birkaç gün ara vermiştim gece yarısı gezintilerime. Bu gece gezmelerinin üzerimde bıraktığı etki bu birkaç günde yok olmuştu. Eski ruhsuz, mutsuz ruh halime yeniden bürünmüştüm. Bu böyle olmayacaktı. Sonraki gün  rutinimi tekrarladım. Ve işte şu anda buradayım.

Her zamanki gibi yine gecenin bir yarısı kalkmıştım. Fakat annemin tabiriyle bu firar edişlerimi sürekli farklı zamanlarda yapmaya özen gösteriyordum.  Aksi halde yakalanmam işten bile değildi.

O gece her şeyi değiştirmeyi kafama koymuştum. O gece evden uzaklaşırken aklımda tek bir şey vardı. O da artık bu eve dönmeyecektim.  Sebebini ben de bilmiyordum.

Evden çıktıktan sonra birkaç sokak boş boş gezinmiş,   ilk açık bulduğum çorbacıya kendimi atarak bir güzel karnımı duyurmuştum. Evet gecenin bu saati karnım acıkmıştı . Ben de böyleydim işte, olur olmadık zamanlarda olur olmadık hareketlerim... Sahi çocukken de hep bundan şikayetçi olmaz mıydım? Kendi kendime neden ben de diğerleri gibi olamıyorum,  neden ben de herkes gibi normal biri değilim deyip duruyordum. Çocukken okuldayken hep dışlanan taraf olmuştum. Sahi neden böyleydi?

Düşüncelerime dalmış bir şekilde ilerlerken denizin o tuzlu kokusunu, o huzur verici dalga seslerini duyana kadar sahile vardığımı anlamamıştım. Adımlarımı az ilerdeki banka yönlendirirken etrafımda birkaç sokak köpeği dışında kimsenin olmadığını fark etmem bana hiçbir şey ifade etmemişti.

Düşüncelerimle boğuşurken bir anda yanımda birinin nefes alıp verişlerini fark ettim. Bu durum umurumda olmamıştı. Pekala bir sarhoş yahut parkın güvenlik görevlisi ya da evsiz bir yaşlı olabilirdi. Bir anda bana uzatmış olduğu çiçeklerle kafamı o yöne çevirmek zorunda kalmıştım. Bir beyefendi... Gerçek bir beyefendi gibi giyinmiş,  uzaktan bakınca halinin vaktinin yerinde olduğu epeyce belli olan biri... Ben tepkisizliğimi sürdürmeye devam ederken o ısrarla çiçekleri  önümde tutmaya devam ediyordu. Mecburen onunla tanışıp konuşmaya başladık...

"Siz de kimsiniz?" soruma "Ben hiç kimseyim." cevabını verdim. O da ne demekti yahu!.. Sorgu dolu gözlerle ona  bakmayı sürdürürken bir anda yanımdan kalkarak uzaklaşmaya başladı. Arkasında çiçekleri bırakmıştı . Bu böyle olmayacaktı. Bir anda kendimi onun peşinde yürürken bulmuştum. Neden bunu yapıyordum ki?.. Yine cevabını bilmediğim bir soru daha... Sahi bu adam nereye gidiyordu, aslında bunu pek de merak etmiyordum. Tek bildiğim içimden bir ses bu adamı takip etmemi söylüyordu.

Müstakil bir eve giren gizemli adam içimde daha önce anlamını bilmediğim bir takım duygular uyandırmıştı. Ne yapacağımı bilemeyerek kapısında durduğum evden ayrılıp kendimi ilk bulduğum pansiyona attım. İşlemlerimi hallettikten sonra bir gece orada kalarak sabah tekrardan dün geceki adamın evinin önünde bulmuştum kendimi. Ailem çoktan polise haber vermiştir. Ama doğrusu bu durum benim için bir şey ifade etmiyordu. Henüz bir planım yoktu. Zaten beni bulmaları da pek kolay gibi durmuyordu. Gece kaldığım pansiyon görevlisine başka birinin ismini vererek buraya yeni geldiğimi  ve kimliğimi kaybettiğimi söylemiş,  sadece tek gece kalmak için onu ikna etmiştim. Zaten dün geceki çorbacı da bizim eve çok yakındı. Bu gizemli adamın müstakil evinin bahçesi aradığım fırsattı. Orada beni kimse bulamazdı.

Yola çıktım. O sırada fark etmiştim ki evin siyah demir kapısı hafif aralıktı .  Tuhaf bir şeyler olduğu belliydi.  Sadece birkaç dakika içinde kendimi evin salonunda bulmuştum. Ev kimse yokmuşçasına sessizdi. Arka bahçeye açılan cam kapıdan onu görmem çok uzun sürmemişti.Tam da o sırada göz göze gelmiştik. Anlam dolu gözlerle bana bakmayı sürdüren gizemli adamın yanına yaklaşarak karşısında bulunan hasırdan sandalyeye  usulca oturmuştum. O anda bundan cesaret alan bu gizemli adam o  naif sesiyle  konuşmaya başladı.

"Sanırım yıllarca bu anı bekledim. Bir gün bana kendi ayaklarınla geleceğini hayal ederdim. Ben Kenan. Biliyorum bu isim senin için hiçbir şey ifade etmedi. Zaten hatırlamanı da beklemiyordum. Sahi ilkokuldan beri seni seven bu adamı nasıl hatırlayabileceksin ki ?.."

Kenan... Evet Kenan'ı, onun da dediği gibi hatırlayamamıştım ama artık şunu çok iyi biliyordum ki sonunda biri beni gerçekten seviyordu . Kenan beni gerçekten seviyordu. Gece boyunca uzun uzun konuşmuş, o, bana bunca zaman boyunca yaşadıklarını itirafta bulunmak için uygun zamanı beklediğini anlatmış , bense onu büyük bir dikkatle dinlemiştim . Gidecek bir yerim olmadığı için onun da ısrarı üzerine kendime uygun bir yer bulana kadar onun evinde kalmayı kabul etmiştim.

Günler günleri kovalarken sanırım ben de artık ondan hoşlanıyordum. Bunu ona itiraf etmeye pek gerek duymamıştım. Çünkü birbirimize karşı olan davranışlarımızla her şey açıkça ortadaydı. Her geçen gün Kenan'a biraz daha fazla bağlanmıştım  ve bundan hiç rahatsız değildim. Çok mutluydum. Ta ki o güne kadar...

Bu eve geleli haftalar olmuştu.  Yine bir gece uyanmış mutfakta suyumu yudumlarken duyduğum seslerle bir anda paniklemiştim. O da neyin nesiydi. Evimize hırsız giriyordu. Panikle çekmeceden elime aldığım rastgele bir bıçakla yavaşça kapıya doğru yönelmiştim. Kapının açılmasıyla içeriye giren adam beni görmüş ve anlamsız gözlerle birkaç saniye bana baktıktan sonra üzerime doğru atılmıştı. Kendimi savunmaya çalışarak her ne kadar onu kendimden uzak tutmaya çalışsam da içimden gelen bir dürtüyle ardı ardına elimdeki bıçağı  kim olduğunu olduğunu bilmediğim  bu adamın göğsüne saplamıştım.

 Polisler çorbacıyı sorguya çektikten sonra birkaç sokak arkadaki pansiyoncunun vermiş olduğu ifade ve birkaç dükkanın kamera kayıtları sayesinde kızımın yerini tespit etmiştik. Bu kadar kolay anlatmama aldanmayın. Çok zor bir süreçti yaşadığımız. Bu bilgilere ulaşmamız günlerimizi hatta haftalarımızı almıştı. Ekiplerle beraber kızımın en son girdiği görülen müstakil evin bahçesine geldiğimizde  içimden bir ses hiç de iyi şeyler olmayacağını  söylüyordu. Polislerle içeriye girdiğimizde karşılaştığımız sahneden sonra yaşananlar büyük bir hızla gerçekleşmişti. O gün kızım tutuklanmış ve pek çok kez sorguya çekilmişti. Tüm bu olanlar.... Anlam veremiyorduk.

 "Raif bir şey unutmadık değil mi?" Selda' nın sesiyle irkildim. Arabamızı hastanenin  otoparkına park etmiştim. İşte tam da karşımızda  kocaman harflerle Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yazısı duruyordu. Evet biricik kızımız Aysel'imize doktor şizofreni teşhisi koymuştu.  Kızımızın polislere anlatmış olduğu şeylerden sonra polisler uzun bir süre Kenan ismindeki o adamı aramıştı. Hiçbir şey bulunamadı. Edindikleri bilgilerden sonra Aysel'i bir psikologla görüştürmüş ve aslında Kenan isminde öyle bir adamın olmadığını, bunların hepsini Aysel'in zihninde kurguladığını öğrenmeleri üzerine Aysel'imizi buraya yatırmışlardı. İşte biz de onun ilk ziyaretine gelmiştik.

...

 Sandalyem de esneyerek yine bir kurgumun daha sonuna gelmiş olmanın verdiği rahatlık duygusuyla kendime gelmeye çalışırken  bu hikayemin de diğerleri gibi pek çok okuyucumun hoşuna gideceğinden emindim.

 

Senanur ALGAN

11 G

27.12.2022 175

İLETİŞİM

Adres:
MODERNEVLER MAH. 299. SK. LİSE SİTESİ HATAY ISKENDERUN CUMHURIYET ANADOLU LISESI BLOK NO: 2 İSKENDERUN / HATAY


Telefon
(326) 615 4755


e-Posta Göndermek İçin Tıklayın