ZAMAN

ZAMAN

Siyah arabası ile ay ışığında yaşanmışlıklar abidesi olan Üsküdar iskelesine giden dışardan mafya babası içine bakınca sonbaharda bir çınar yaprağı kadar kırılgan olan adam bir tavşan falcısı görmüştü.

 Gidip gitmemek arasında kaldı. Sonuçta fallara inanmıyordu ama içinde güneşi bekleyen fidanlar umuda açtı. Gitti ayaklarına inat, ilerledi. Gitmeliydi çünkü inanmaya ihtiyacı vardı , istiyordu. Gitmemeliydi kandırılmış yüreğini bir de kendisi kandırmak istemiyordu. Lakin gitti ve istedi falını.

 Tavşan çıktı kutudan falı çekmek için. Farklı bir rengi vardı tavşanın diğerleri gibi beyaz değildi. Kahverengi ve sarı . Sanki anıların üstüne kahve dökülmüş gibiydi rengi.

 Renkler ve düşüncelerinin arasını yapmaya çalışırken tavşan çoktan seçmişti kaderi. Aldı kağıdı ve uzaklaştı. Uzun uzun yürüdü arabasına. Bir valizi dışarda bırakmak ister gibi düşüncelerini bırakıp bindi arabasına. Ama onlar valiz değildi,  adamın peşinden onlar da bindi arabaya.

 Falı okumak için hazırdı. Aynaya baktı, kendi ile göz göze geldiği anda büyük bir kargaşa, büyük bir kavga oldu. Siyah ve beyazın kavgasıydı  hayatının bir süredir gri oluşunun sebebi.

 Gözlerini kaçırdı gözlerinden ve susturdu tüm sesleri . Dikkatlice açıp okumaya başladı .                                                                                            

  ''Korkma bu kadar kapıdan                                                                                                                                                           Ardında ne bir başkası var                                                                                                                                                                              Ne de karanlık gece                                                                                                                                                                        Aradığın var orda                                                                                                                                                                                   Bir kayıp sen.   ''                                                                                                                                                                Okudu bir kez daha okudu. Ama yine hiç bir şey çağrıştırmadı. Çünkü kayıp değil kırgındı. Hep böyle demişti kendisine...

 Bir kafeye gitmek üzere arabasını çalıştırdı. Acaba haklı mıydı?  Kayıp mıydı bunca zamandır?..  Yol boyu bunu kurguladı kafasında.

 Kafeye vardığında bir kahve söyledi en koyusundan. Beklerken etrafı seyre daldı. Hayatın telaşesini bir de dışardan seyretmek istedi. Hep içinde olduğu bu durumu dışarıdan izlemek tuhaftı ama hoştu...  Oradan oraya koşan, gülmek zorunda olan garsonları izledi bir süre. Kim bilir ne içindi bu telaş.

 Kahvesi ve bir bardak suyu geldi. Çıtı pıtı güzel gülümsemesiyle giden garson masaya çarptı. Su bardağı düşüyordu ki adam tuttu. Garson bin bir özrü birden dilerken adam kendisini keşfetmişti. O bardağın kırılmasını isteseydi kırılırdı ama istemedi. Buydu işte adam bardaktı ve o bardağı sadece kendisi isterse kırabilirdi. Kırmıştı da...

 Kırıklar bir oyana bir bu yana saçılmış kaybolmuşlardı. Adam artık kabullenmişti kayıp olduğunu. Kırgındı ama kendisine... Çünkü öğrenmişti artık kendisini sadece kendisinin kırabileceğini ... Ve adam böyle güzeldi... Biraz kayıp, biraz kırık...

 Tıpkı bu hikaye gibi!..

 

Cerengül BAYAR

 

9 F

22.12.2022 108

İLETİŞİM

Adres:
MODERNEVLER MAH. 299. SK. LİSE SİTESİ HATAY ISKENDERUN CUMHURIYET ANADOLU LISESI BLOK NO: 2 İSKENDERUN / HATAY


Telefon
(326) 615 4755


e-Posta Göndermek İçin Tıklayın